Müzeler, ören yerleri ve girişleri
Ören yerlerimiz ve müzelerimiz ülkemizin kültür hazineleridir. Hazine dediğin kapalı olur, herkese gösterilmez. Görmek istersen de, parayı basarsın görürsün!
“Ama bu hazineleri ben bulup çıkarttım. Tarihini ben yazdım.”
“Yassah hemşerim. Emir böyyük yerden!”
Böyyük Yer: Müze ve Ören Yerlerine Girişlerde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönerge…
Her şeyi getirip buna dayıyorlar. Sanki Ayet-i Kerime! Peki bu değişmez mi ? Yani, olabilir de olmayabilir de.
Şaka bir yana, aslında konu çok ciddi. Müze ve ören yerleri girişleri özelleştirildikten sonra, girişler para makinesine döndü. En küçük bir hoşgörü yok.
Rehber kartını kaybetmiş, kart çıkarılıncaya kadar parasız giremez. Oda olarak resmi bir belge veriyoruz. Cevap: “Kartın yok, giremezsin. Parayla bilet al, öyle gir.” Parası bir yana, son derece onur kırıcı bir durum.
Arkeolog, Sanat Tarihçi, Antropolog, Hititolog ve bu mesleklerin üniversitelerde öğrenim gören öğrencileri, Turist rehberliği bölümü öğrencileri, o an aktif olarak çalışmayan profesyonel turist rehberleri. Bunların hiç birinin müze ve ören yerlerine ücretsiz giriş hakları yok.
Er ve erbaşlar, gazeteciler, acenteciler, bakanlık mensupları ve yakınları vb. ücretsiz girebiliyorlar. Peki kendini bilime adamış yukarıdaki mesleklerin suçu ne ? Ayrıca kimin malını, kime satıyorsun?
Zaten memlekette sanata ilgi ortada. Bir de şartları zorlaştırırsan, millet tümden cahil kalacak. Peki nasıl öğrenecek, nasıl bilgi, görgülerini artıracak bu gençler? Bir Allah’ın kulu bunu düşünmez mi?
Nasıl gelişecek ilim? Bilim adamlarını nasıl yetiştireceğiz? Her şey parayla mı ölçülecek? Artık her şeyin yanına bir eşittir koyup, yanına dolar işareti mi koyacağız?
Yazık ki ne yazık !
Umuyorum Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri bu konuya el atarlar da bu ayıptan kurtuluruz.
Haber: Serdar Çelenk, İZRO Başkan Yardımcısı, Turizmdebusabah, Günlük Online Gazete, 22.10.2015.
