‘Kültürel mirasımızın tahribatı terör suçu sayılmalı’

Kültürel mirasımızı talan eden kaçak kazılara karşı alınması gereken önlemleri Arkeologlar Derneği Genel Başkanı İlkay İvgin ile konuştuk.İvgin, kaçak kazılarla ele geçen taşınabilir kültür varlıklarının ticaretinin terör örgütlerinin finans kaynağını oluşturduğunu belirtti.

Sahip olduğu kültürel miras zenginliğiyle ülkemiz bir açık hava müzesi konumunda. Yalnız sıkça şahit olduğumuz üzere kaçak kazılarla ülkemizin zenginliği talan ediliyor. İnsanlığın var olduğu, medeniyetlerin yükseldiği kadim Anadolu’nun nadine eserleri dinamitlerle dahi patlatılıyor. Yasadışı ticaret ile kültürel zenginliğmiz simsarlara peşkeş çekiliyor. Batı’daki büyük müzelerde ülkemizden çalınan eserlere sürekli şahit oluyoruz. Kaçak kazılara karşı alınması gereken önlemleri, toplum bilincinin oluşturulması için yapılması gerekenleri, arkeoloji haberlerinde hatalı dilin yansımalarını, kazılara olan desteği ve arkeologların istihdamı gibi konuları Arkeologlar Derneği Genel Başkanı İlkay İvgin ile konuştuk.

  • Kaçak kazılarla, definecilikle yapılan kültürel miras katliamlarına sıkça tanık oluyoruz. Sizce bu durumun kaynağı nedir?

Ayrıca belirtmek gerekirse 21 Temmuz 2020 tarihinde Define Arama Yönetmeliğinde gidilen bazı değişikliklerle diyebiliriz ki; geçen sene yaşadığımız Dipsiz Göl vakası gibi vakaları bir daha yaşamayacağımızı vurgulamak isterim.

Kaçak kazılar yılın her dönemi yoğun bir şekilde yapılıyor. Kültür mirasımıza karşı kaçak kazılar ile tahribatın yapılması, tamamen eğitimsizlikle ve insanların kolay para kazanma fikrinden kaynaklanmaktadır. Biz Dernek olarak kültürel Mirasın Korunmasına yönelik eğitimlerin ilköğretim seviyesinden başlaması gerektiğini vurguluyoruz. Milli Eğitim müfredatına alınacak kültürel mirasın korunması ile ilgili dersler korumaya yönelik tedbirlerin başında yer alacaktır.

Ayrıca belirtmek gerekirse 21 Temmuz 2020 tarihinde Define Arama Yönetmeliğinde gidilen bazı değişikliklerle diyebiliriz ki; geçen sene yaşadığımız Dipsiz Göl vakası gibi vakaları bir daha yaşamayacağımızı vurgulamak isterim.

‘DEDEKTÖR SATIŞI SİLAH SATIŞI GİBİ OLMALI’

  • Kaçak kazılarda kullanılan aletleri herkes elde edebiliyor. Bu aletlerin satışına sınırlandırma ve takip getirilebilir mi?

Kaçak kazılar için kullanılan detektörlerin satışına sınırlandırma getirilmesi gerekiyor. Dernek üyemiz Prof. Dr. Nevzat ÇEVİK’in geçen sene bir TV kanalında “detektör satışı silah satışı gibi olmalı ve ruhsatla satışına izin verilmeli” önerisini biz de dernek olarak benimsiyoruz.

‘TERÖR ÖRGÜTLERİNIİN FİNANS KAYNAĞI’

  • Kültürel mirasın kaçak kazılar eliyle talanına karşı devletin üzerine düşen görevler nelerdir? Bu kıyımın önüne geçilmesi için neler yapılmalı?

Kaçak kazıcılara karşı yasa ve yönetmelikler revize edilmeli ve cezaların daha da arttırılarak kültürel mirasımızın tahribatı terör suçu kapsamına alınmalıdır. Basında çıkan haberlerden de takip ettiğimiz kadarıyla kaçak kazılardan ele geçen taşınabilir kültür varlıklarının ticareti terör örgütlerinin finans kaynağını oluşturmakta ve dernek olarak bizler kültürel miras kaçakçılığının uyuşturucu madde kaçakçılığı gibi ele alınmasını istiyoruz. Yaptırımların ve cezaların arttırılması ile bu talan az da olsa bitecektir ancak bu talanın tamamen bitmesi için insanın içinde vatan sevgisinin olması gerekmektedir. Vatanını seven bir kişi kültürel miras katliamı yaparak geçmişini yok etmez. Kültürel Miras kıyımının önüne geçilmesi için medyaya da büyük iş düşmektedir. Kamu spotları, eğitim görselleri ve öğretici belgesel programlarıyla halkın tarih ve kültürel mirası koruma bilincinin gelişmesinde önemli katkısı olacaktır.

  • Kaçak kazılarla verilen zararlara karşı toplumda duyarlılık oluşturmak için neler yapılabilir ve halk kültürel mirasın korunmasına nasıl katılımcı olabilir?

Toplumda bu duyarlılığı sağlamak için ilköğretim döneminden başlayan kültürel mirasın korunması ve sevdirilmesine yönelik eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Eğitimlerin en büyük payını da ailede verilen eğitimler oluşturmalıdır. Eğer bizler çocuklarımıza vatan sevgisini aşılarsak, vatanın her bir karış toprağına zarar gelmemesi için de canla başla mücadele ederiz. Dolayısıyla da kaçak kazıları yapanları ihbar ederiz, yere çöp atanları uyarırız, doğaya zarar veren canilerin kanun önüne çıkarılmalarını sağlarız. Kısacası, halkın kültürel mirasın korunmasına katılımcı olması için geçmişini bilmesi, anlaması, geçmişiyle dost olması ve vatanını sevmesi gerekmektedir. Bilirsek koruruz….

‘TAHRİBAT MEDYA TARAFINDAN TEŞVİK EDİLMİŞ OLUYOR’

  • ‘Milyon dolarlık eser bulundu’ gibi arkeoloji haberlerinde medyanın kullandığı dilin defineciliği tetiklediğinden de yakınılıyor, siz bu konuda nasıl düşüyorsunuz? Medyadaki bu dil nasıl değiştirilebilir?

Maalesef bir kısım medya reytingi çok seviyor. Bu haberler tamamen reyting uğruna yapılan haberler ve bu tip haberler ile kendi okuyucu kitlesine hitap ederek haber beğenisi oluşturulmaya çalışılıyor. Diğer bir taraftan da ister istemez bu haberler ile halkın eğitimsiz kesimini kaçak kazılara yönlendiriliyorlar. Sözüm ona milyon dolarlık eser bulacağım diye kazmadıkları antik kent, dinamitle patlatmadıkları kaya anıtı, kabartması kalmıyor. Medyada çıkan bu tip haberlerle de aslında farkında olunmayarak tahribat medya tarafından teşvik edilmiş oluyor.

‘GÜMRÜK DENETİMLERİ ARTIRILMALI’

  • Geçmişte Türkiye’den kaçırılan eserleri bugün dünya müzelerinde dahi görüyoruz. Arkeolojik eserlerin yasadışı ticaretinin önüne geçilmesi için ne gibi yeni önlemler alınmalı?

Kültür ve Turizm Bakanlığı geçmişte Türkiye’den kaçırılan eserleri yurda getirmek için çok çaba ve para sarf ediyor. Arkeolojik eserlerin yasadışı ticaretinin önüne geçilmesi için gereken en önemli önleyici koruma tedbiri ise gümrük denetimlerinin arttırılması ve güvenlik güçlerinin kültürel miras konusunda kapasite geliştirme çalışmalarının yapılması gerekiyor. Biz dernek olarak Avrupa Birliği’ne vermiş olduğumuz bir projede güvenlik güçlerinin kültürel mirasın korunmasına yönelik kapasite geliştirme çalışmalarını ön plana çıkardık. AB Başkanlığı tarafından kısa listeye kalan projemizin ikinci etap çalışmalarına başladık ve bu yılın sonuna doğru da projemiz kabul görürse uygulamaya başlayacağız.  

  • Devletin arkeolojiye verdiği destek sizce yeterli mi?

Özellikle kazı sürecinden sonra turizme kazandırma genelmesinin olduğunu ve bilimsel araştırma, yayın yapma, belgeleme, restorasyon kısımlarında gereken desteği bulamadıklarını ifade eden arkeologlar var. Dernek olarak mottolarımızdan bir tanesi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesinin arttırılmasıdır. Bu kapsamda Bakanlığın bütçesi artarsa arkeolojik kazılara verilecek destek de artacaktır kanaatindeyiz. Son iki yılda Bakanlık, 12 ay sürdürülecek kazıların hangileri olduğuna karar verdi ve bu konuda çalışmalara başladı. Türk Tarih Kurumu’nun finans desteği ile başlayacak çalışmalar arkeolog istihdamı bakımından da önemli bir adım oldu. Kazı alanlarının turizme açılması önemli bir husus ancak bu çalışmaların alan yönetim planları ile yapılması gerekmektedir. Arkeolojik kazılar belli bir disiplinde yapılan bilimsel çalışmalardır. Kazı Başkanları arkeolojik kazılara yoğunlaşmışken ve işin turizm ayağının da alan yönetim planları ile bilimsel çalışmalarla eşgüdümlü olması sağlanmalıdır. Kültür Turizmi bizim gibi Kültürel Miras açısından zengin ülkeler için çok önemli bir kavramdır ve alan yönetimleri ile halk daha çok bilinçlendirilmelidir. Biz dernek olarak turizmi halkın bilinçlendirilmesi olarak görmek istiyoruz. Burada vurgulamak istediğimiz bir diğer husus da Kültürel Mirasın korunmasında sponsorluklar ile kazı ve ören yerlerine uygulanacak eğitim alanlarının oluşturulması önemli bir yer tutacaktır.

‘İSTİHDAM BÜTÜN KURUMLARDA OLMALI’

  • İstihdam edilmeyi bekleyen çok sayıda arkeolog var. Arkeologların istihdam edilmesi için neler yapılabilir?

Bu istihdamla kültürel mirasın korunması noktasında ortaklık nasıl sağlanır? Öncelikle üniversitelerden mezun olan çok fazla arkeolog var ve bu sayının azaltılması gerekmektedir. Her üniversiteye arkeoloji bölümü açılmalı mı evet açılmalı ama kontenjan sayınının maksimum 10 ile sınırlandırılması gerekmektedir. Bir üniversitede 60 hatta 70’lere varan mezun sayısı ile arkeolojide nicelik sorunlarının oluştuğu gibi nitelik sorunlarını da ortaya çıkarmaktadır. Malumunuz Arkeoloji bilimi geçmiş toplumları araştıran ve onları anlamaya çalışan bir bilim dalı. Bu mesleği yapacak kişilerin bütün toplumlara karşı aynı mesafede yaklaşması ve tarafsız bir araştırma metodu ile geçmişi araştırması beklenmektedir. Yine bu mesleği yapacak kişilerin yüksek ahlak seviyesine sahip olması ve bilimsel bir duruşunun olması beklenmektedir. Nitelikli arkeolog istihdamının yapılabilmesi için de kurumlara istihdam sadece KPSS ile olmamalıdır. İstihdam yapılacak arkeoloğun arazi çalışması var mı, arkeolojik bilgisi hangi düzeyde, bilimsel bir ahlak seviyesine sahip mi gibi sorgulamalarla istihdam sağlanmalıdır. Malumunuz arkeoloji özel şirketler eliyle yapılan bir meslek değildir. Arkeolojik kazı işleri devlet eliyle, devletin koruma mekanizmaları çerçevesinde yapılmaktadır ve arkeologlar daha çok devlet eliyle istihdam edilmektedirler. Bu istihdamın da şimdilik büyük bir çoğunluğunu Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Büyükşehir Belediyeleri’ne bağlı KUDEB’ler (Koruma ve Uygulama Denetim Büroları) oluşturmaktadır. Bizim dernek olarak umudumuz arkeolog istihdamının toprak ile altyapı ile uğraşan bütün bakanlık ve kurumlarda olması gerekliliğidir.  

Haberin Linki: https://aydinlik.com.tr/haber/kulturel-mirasimizin-tahribati-teror-sucu-sayilmali-214174

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir