ARKEOLOJİK SİT ALANLARINDA GÜNEŞ ENERJİ SANTRALLERİ KURULAMAZ
Danıştay 14. Dairesi, I. ve II. Derece Arkeolojik Sitlerde Güneş Enerji Santrallerinin kurulmasına izin veren, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 662 sayılı İlke Kararının yürütmesini durdurdu.
Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, alanda bilimsel kazı planlanmıyorsa ve yüzeyde taşınmaz kültür varlığı görünmüyorsa koruma bölge kurulunun görüşüyle arkeolojik sit alanlarında Güneş Enerji Santrallerinin kurulabileceğine karar vermişti.
Mimarlar Odası, Arkeologlar Derneği ve Ekoloji Kolektifi Derneği’nin “güneş enerji santrallerinin kurulumu için yapılması gereken uygulamaların arkeolojik kalıntılara zarar vereceği ve bir arkeolojik çalışmada katmanlardaki buluntuların birlikte değerlendirilme şansının bu uygulamalarla ortadan kalkacağı; bilimsel kazı planlanmamış alanlarda var olan kültür varlığı potansiyelinin, yani toprak altının korunmayacağı; dolayısıyla ilke kararının Anayasa’ya, ilgili kanunlara, Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Sözleşmeye, Venedik Tüzüğü’ne ve arkeolojik sitleri koruma ve kullanma koşullarına ilişkin esas norm niteliğindeki 658 sayılı İlke Kararına aykırı olduğu” sebepleriyle açtığı davada Danıştay 14. Dairesi bu sebepleri haklı bularak hukuka uygun olmayan ilke kararının yürütmesini durdurdu.
Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, tarihi, kültürel ve bilimsel değeri bulunan sit alanlarını ve taşınmazların tahrip edilmesine yol açan ilke kararı ve diğer düzenlemeleri kabul edilemez.
İnsanlığın ortak kültürel birikiminin izlerini taşıyan arkeolojik alanları koruyan mevzuat, her geçen gün iktisadi çıkar odaklı yatırımların önünü açan değişikliklerle etkisizleştirilmektedir. Bunun sonucunda arkeolojik alanların yasal olarak korunması güçleşmekte, telafisi mümkün olmayan zararlar görülmektedir. Mimarlar Odası, Arkeologlar Derneği ve Ekoloji Kolektifi Derneği’nin birlikte açtığı davada yargı; bu arkeolojik alanların korunması yönünde önemli bir karar almıştır.
2011 yılında 648 sayılı KHK ile yapısı değiştirilen Koruma Yüksek Kurulu’nun bu gibi hukuka aykırı ve kültür varlıklarını tahrip eden uygulamaların yasal altlığını oluşturma çalışmalarına artık bir son vermesi gerektiğini önemle vurguluyoruz. Kurulların koruma hukuku ve ilkelerine uygun kararlar alması gerektiğini bu yargı kararıyla bir kez daha hatırlatıyor, koruma ilkelerine aykırı uygulamalara karşı Koruma Kurullarını ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı göreve davet ediyoruz.
MİMARLAR ODASI
ARKEOLOGLAR DERNEĞİ
EKOLOJİ KOLEKTİFİ DERNEĞİ