Hazine İddiası Ortalığı Karıştırdı…
İlçemizde bir emlak şirketi yöneticisinin Truva hazinesinin yerinin tespit edildiğine dair ortaya çeşitli iddialar atması ortalığı karıştırdı… Bilim insanları tarafından ‘Truva hazinesi’ iddiası hayal ürünü bulunurken, Arkeologlar Derneği ise sert tepki gösterdi…
Emlakçıdan İlginç ‘Truva Hazinesi’ İddiası…
Barın Emlakçılık Gayrimenkul Limited Şirketi yöneticisi Tuncer Rıfat Barın geçtiğimiz hafta içerisinde ilçemizde bir basın toplantısı düzenleyerek Truva hazinesiyle ilgili iddialarda bulunmuştu.
Ege Bölgesi’nde büyük bir Truva hazinesinin bulunduğunu ileri süren Barın, hazinenin yerini keşfeden kişinin can güvenliği için fazla detay veremeyeceğini belirterek, Truva hazinesi hakkında sadece Ege Denizi’ne komşu bir yerde olduğunu ifade edip, “Arkadaşlar, bu hazine tümüyle Truva Krallığı’ndan kalma, içlerinde ünlü Palladion, Baphomet, Repteliyan ve diğer heykeller ile kraliyet altınları ile mücevherlerin bulunduğu hazinedir. Allah’ın izniyle Cumhuriyet ve dünya tarihinde devletimizin ve bir devletin bir kerede kazanabileceği en büyük hazine olacak. Bize göre toplam piyasa değeri 500 trilyon ABD doları civarında” dedi. Hazinenin içinde 3’ü büyük ebatta, 15 heykelin de bulunduğunu iddia etti.
‘İlk önce halkla paylaşmayı uygun gördük’
Hazinenin yerini E.B. isimli bir müşterisinin bulduğunu öne süren Barın, “Yaklaşık 5 ay kadar önce, yanıma gelip bu hazine hakkında bilgi verdi. Konu hakkında çok bilgim olmadığı için bir müddet düşünmem için zaman istedim. Gerekli araştırmaları yapıp, konuya biraz daha vakıf olduktan sonra müvekkilim ile birçok kez tekrar buluştuk. Bu konunun devlet büyüklerimize hangi yollardan anlatabileceğimizi, konu hakkındaki endişelerimizi, kendisinin bulmuş olduğu bu hazinedeki benim sorumluluklarımı, iş bitimindeki çıkarlarımızı gibi birçok konuyu belli bir plana oturttuktan sonra, basın aracılığıyla bu konunun halkımızın da bilgisi dahilinde başlamasını münasip gördük. Ve kendisinden almış olduğum yetkiyle bugünden itibaren bu konunun baş sorumlusu ve muhatabının vekili olarak karşınızdayım” dedi.
‘Bakan davet ederse giderim’
Konunun muhatabının Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğunu söyleyen Barın, “Kültür Bakanımız Nabi Avcı, bu konu hakkında beni davet ederse derhal makamına giderim. E.B.’ye ‘Kerametin, sırrın nedir’ diye sordum. Hazinenin bulunduğu araziyi asla kazmadığını, dolayısıyla devletimiz ile anlaşmamız halinde bu durumun uzmanlarınca da tespit edilebileceğini, ilgili kanunda dört günlük ihbar süresini okuduğunu, bildiğini onun için de yerin altında tam olarak ne olabileceği hususunda yüzde 100 bir delil veya garantisinin elinde olmadığını söyledi. Buna karşılık bu orana yakın güçlü tahmininin olduğunu, hatta hatırı sayılır bir hazine olduğunu zannettiğini, ancak olayı ilk başlangıcından bu zamana kadar olan başından geçen tüm olayı bana hazinenin haritasını verirken anlatacakmış, söz verdi” dedi.
Hazinenin bulunduğu yere ‘yarım para’ işareti…
E.B.’nin teknolojik araçlarla hazinenin olduğu yerin röntgenini çektiğini iddia ederek basın mensuplarına bazı fotoğraflar gösteren Barın, “E.B., hazinenin bulunduğu arazinin iki başına, tedavülden kalkmış, seri numaraları M46 417536 ile M70 489952 olan, eski 1 milyon TL’lik paraların yarısını birer taşın altına koymuş. O paraların diğer yarısı kendisinde. İnşallah hazinenin çıkarılması için çalışma başlatılırsa yakında paranın tümünü görmek hepimize nasip olacak” dedi.
Tepkiler peş peşe geldi…
Bu açıklamanın basında yer almasının ardından, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler iddianın gerçeği yansıtmadığını, hatta “deli saçması” olduğunu söyleyerek bilim insanları Barın’a tepki gösterdi. Konuyla ilgili görüş veren Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Karya Uygarlığını Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler; “Bunların hepsi hayal ürünü. Bu saçma ve bilimsel hiçbir veriye dayanmayan açıklamalar, tarihi eser kaçakçılarını azdırmaktan, her yerde kaçak kazı yaptırmaktan başka bir işe yaramaz. Yıllardır bölgede arama, kurtarma çalışmaları yapıyoruz. Karya’da Troya Krallığı’na ait ayrıca birde hazinesine ait tek bir iz bile yok. Burası Lelegler ve Karyalılar Bölgesi. Bunlara muhatap olup, cevap vermek bile doğru değil. Ciddiye alınmayacak konular” dedi.
Bilimden uzaklaşırsanız sonucu bu olur…
Karya bölgesinde yaklaşık 40 yıldır araştırma yapan, başta Karya olmak üzere Muğla’da yaşayan uygarlıklar üzerine kitaplar yazan arkeolog Canan Küçükeren de Truvalıların Muğla’yla hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyerek “Truvalılar burada bulunmamışlardır. Bugüne kadar yaptığımız tüm arkeolojik ve bilimsel çalışmalarda; Truvalıların, Muğla bölgesinde yaşayan Karya ve Leleglerle tek bağlantısı, Truvalılar savaşa girdiğinde Muğla’daki uygarlıklar bir Anadolu uygarlığı olarak Truva Krallığı’na asker göndererek yardım etmişlerdir. Yani Muğla’da, Truva Kralllığı’nın bulunduğu, yerleştiği ve hazinelerinin bulunduğunu biz arkeologlar bugüne kadar duyup işitmedik. Nasıl olurda bir emlakçı, hiçbir bilimsel veri olmadan çıkar böyle bir açıklama yapar; Türkiye’yi ayağa kaldırır. Bilimden uzaklaşırsanız sonucu bu olur” dedi.
Arkeologlar Derneği’nden sert tepki…
Öte yandan Truva hazinesinin yerinin tespit edildiğine yönelik ortaya çeşitli iddialar atmasının ardından bir sert tepki de Arkeologlar Derneği’nden geldi.
Arkeologlar Derneği Genel Başkanı Dr. Soner Ateşoğulları tarafından yapılan yazılı açıklamada ifadelere yer verildi;
“Muğla’nın Milas ilçesinde emlakçılık yapan Tuncer Rıfat Barın, Truva Krallığı’na ait 3 bin 200 yıl toprak altında kalmış 10 bin yıllık hazinenin bulunduğunu öne sürmektedir! Üzülerek belirtmek isteriz ki haberde yer verilen bilgiler tamamen hayal ürünü, bilimsel gerçeklerle bağdaşmayan, halkımızı yanlış yönlendirecek ve defineciliği teşvik edecek ifadelerle dolu.
İhlas Haber Ajansı’nın haberleştirdiği, diğer basın yayın organlarında yer alan haber, ne yazık ki biz arkeologların dahi anlayamayacağı, düzmece kurgulardan ve hikayelerden oluşan bilgiler içermektedir. Hiçbir haber değeri olmayan bu tür haberlerle halkımızın gündemi meşgul edilmemeli ve bilgi kirliliği yaratılmamalıdır. Maalesef bu tür haberler, ülkemizin kültür varlıkları için büyük bir tehdit oluşturan kaçak kazıları teşvik etmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Arkeologlar Derneği olarak beklentimiz, medyanın bu tür haberleri yaparken ülkemizin kültürel emanetinin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasının önemini göz önünde bulundurmasıdır.”
Haber: Haber Milas, 19.10.2016