KOMANA ANTİK KENTİ GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR!
Hellenistik ve Roma dönemlerinde son derece önemli bir merkez olan Tokat’taki Komana Antik Kenti’nin gün yüzüne çıkarılma çalışmaları devam ediyor.
Orta Karadeniz Bölgesi, Klasik Çağ kenti Komana’nın yerini belirlemek ve kentsel dokusunu anlamak amacı ile 2004 yılında başlayan kazılar yeni sezon kazı çalışmalarına başladı. Kazı heyeti başkanlığını ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yerleşim Arkeolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Burcu Erciyas’ın yaptığı alanda bu seneki kazılarda daha önceden çalıştıkları Hamamtepe bölgesinde kazı çalışmaları sürdürülecek. Bu seneki kazılarda daha önceden çalışılan iki bölgede derinlere inip daha erken dönemlere ulaşmayı hedefleyen kazı ekibi Bizans, Roma ve Hellenistik Dönemlere ait kalıntılara ulaşmaya çalışacak. Önceki yıllarda Osmanlı ve Selçuklu dönemleri çalışılmıştı.
Kazı ekibi tepenin altındaki düz alanda bulunan Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinin altına inmeyi ve MÖ 4.yüzyıla kadar araştırmayı hedefliyor. Çalışmalar sonucunda antik kentteki sur duvarını görünür hale getirmeyi ve sur duvarında koruma çalışması yapabilmeyi, daha sonra da sur duvarını ziyarete açabilmeyi amaçlayan kazı ekibi çalışmalarını Eylül ayına kadar sürdürecek. (AA)
YEŞİLIRMAK KIYISINDA KUTSAL BİR MERKEZ: KOMANA
Hellenistik Dönemde Karadeniz Bölgesi’nde egemen gücü olan Mithridatlar hâkimiyetinde, varlığından haberdar olduğumuz üç “tapınak devleti” bulunur. Bunlar Anaitis, Omanus ve Anadatus’a adanmış Zela, Men’e adanmış Kabeira ve Ma’ya adanmış Komana’dır.
Özellikle idari ve ekonomik yapıları ile bilim dünyasının ilgisini çekmiş olmalarına rağmen, bu mabetlerin hiçbirinde detaylı bir arkeolojik araştırma veya kazı çalışması yürütülmemiştir. Bunun sonucu olarak da tapınak devleti olarak adlandırdığımız bu kendine özgü idari, ekonomik ve sosyal yapı yeterli şekilde aydınlatılamamıştır. Oysaki detaylı çalışmalar, Mithridat Krallığı’nın din ve kraliyet anlayışının ve Roma Döneminde yerel kültlere yaklaşımın anlaşılmasında büyük önem taşıyacaktır.
80’lerde yayınlanan her ikisi de İtalyanca iki kitapta tapınak devletlerinin yapısı tarihsel bir çerçeveden tartışılmıştır (Virgilio 1981, Boffo 1985). Bu yayınlardan günümüze, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde arkeoloji ve tarih araştırmaları hızla artmış, tapınak devletleri üzerine olmasa da Hellenistik ve Roma dönemleri üzerine bilgilerimiz zenginleşmiştir.
Komana’daki çalışmalar da hem Karadeniz Bölgesi’nin Hellenistik ve Roma dönemlerini aydınlatmak hem de Komana özelinden yola çıkarak tapınak devleti yapısının fiziksel görünümünü anlamak ve ortaya çıkarmak amaçları ile 2004 yılında başlamıştır. Komana, Dazimonitis (Kazova) Ovası’nın ortasında İris (Yeşilırmak) Irmağı’nın iki yakasında kurulmuştur ve bir yandan Yeşilırmak’ın verimli alüvyonları sayesinde zengin bir ekonomiye sahip olmuş, diğer yandan da konumu ile ziyaretçilere görsel bir şölen sunmuş olmalıdır.
Komana bir kent olmaktan öteye bir din merkezidir ve rahipler tarafından yönetilmiştir. Hellenistik Dönemde kral tarafından seçilmiş ve kraldan sonra en yetkin konuma sahip olan rahip, verimli toprakların işlenmesini sağlamış, gelirler tapınakta birikmiş ve yılda iki kere düzenlenen festivallerde (Exodus) konuklar, törenler ve şenliklerle ağırlanmıştır.
Komana’nın Korint’i aratmayacak kadar baştan çıkarıcı bir ticaret ve din merkezi olduğunu söyleyen Amasyalı Strabon, bizim kentle ilgili en önemli kaynağımızdır. Komana’da bulunan kutsal merkez, Tanrıça Ma’ya adanmıştır. Ma’nın kelime anlamının anne olmasına rağmen, özellikleri onu savaşçı bir tanrıça olarak tanımlar. Epitetleri arasında aniketos yani “yenilmez”, ve he nikephoros yani “zafer getiren” bulunur ki tanrıça, sikkeler üzerindeki tasvirlerinde de bu özelliklerle betimlenmiştir. Strabon Ma’yı Enyo ile Plutarkos ise Semele ve Athena ile bağdaştırır.
Prof. Dr. Burcu Erciyas