Ereğli Steli ve Yok Olan Binlercesi…
1 Haziran 2016 tarihli gazete haberlerinden ilk defa haberdar olduğumuz Ereğli Steli mevcut durumda kayıp…
Gerçi stelin sahte olduğu konusunda da ciddi kuşkular söz konusu…
Konya’nın Ereğli ilçesinde, Anafartalar Caddesi üzerinde GSM özel Hastanesi’nin karşısındaki bir arazide yapılan inşaat hafriyatında, fotoğrafın üzerine iliştirilmiş bir kağıttan da görüldüğü üzere; 01.03.2016 tarihinde Geç Hitit dönemine ait olabilecek bir stel çıkarılmıştır. Stelin daha sonra Adana’da 6 milyon liraya satıldığı gazete haberlerinde iddia edilmektedir. Yine bu haberlerde okuduğumuz kadarıyla, Ereğli’de pek çok kişinin elinde stele ait fotoğraflar mevcutmuş! Ancak ilginç olan, stelin şuan nerede olduğu hakkında kimsenin bir bilgiye sahip olmaması. Konuyla ilgili olarak Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve soruşturma dosyasına gizlilik kararı getirmiş durumda.
Arkeologlar Derneği olarak hedefimiz; aslında sözü edilen stel ile ilgili farkındalık yaratmaktan ziyade, konuyu makro ölçekte değerlendirip, ülkemizde bir hayli artan benzer haberlerin artık tekrar vuku bulmaması için bu yazıyı kaleme alıyoruz.
Aslında bu tür durumlarda, 2863 sayılı kanun çerçevesinde yapılması gerekenler açık bir şekilde belirtilmiştir. Sözü edilen kanunun hatırlanması gereken önemli maddelerine bakacak olursak;
Madde 4 – Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan malik ve zilyetler, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye mecburdurlar…
Madde 10 – Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimini yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak, Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir…
(Ek fıkra:14/7/2004 – 5226/4 md) Büyükşehir belediyeleri, valilikler, Bakanlıkça izin verilen belediyeler bünyesinde kültür varlıkları ile ilgili işlemleri ve uygulamaları yürütmek üzere sanat tarihi, mimarlık, şehir plânlama, mühendislik, arkeoloji gibi meslek alanlarından uzmanların görev alacağı koruma, uygulama ve denetim büroları kurulur. Ayrıca, İl Özel İdareleri bünyesinde, kültür varlıklarının korunmasına yönelik rölöve, restitüsyon, restorasyon projelerini hazırlayacak ve uygulayacak proje büroları ve sertifikalı yapı ustalarını yetiştirecek eğitim birimleri kurulur…
Madde 67–Kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti olmaksızın ve bilerek aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bildirimi yapılmamış olan kültür ve tabiat varlığını satışa arz eden, satan, veren, satın alan, kabul eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır…
Yukarıda anılan maddeler, kültür ve tabiat varlıklarımızın korunması ve yasa dışı ticaretinin yapılmaması gerektiğini vurgulaması açısından önemli ve aksi halinde cezaî yaptırımı olan yazılı normlardır. Maalesef 4. maddenin gazete ve televizyon gibi yazılı ve görsel basında kamu spotu oluşturma ve ilgili kurumlarca bilgilendirilmesi yeterince yapılmadığı için, bu konuda halkımız yeterli bilinç düzeyine ulaşamamıştır. Çoğu zaman bu işle uğraşan şahıslar, “konu hakkında bilgi sahibi değildim, bilmiyordum” diyerek kanunun cezaî yaptırımından kurtulmakta ve benzer hareketlere devam etmektedir. Bu konuda ivedilikle yapılması gereken, gerçek ve tüzel kişilerin kültür varlıklarına zarar vermesi ve yasa dışı yollardan ticaretini yapması durumunda 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında verilen cezaların arttırılmasıdır.
Konuyla ilgili belirtilmesi gereken diğer bir husus da kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili koruma sınırının belirlenmesi ve bu çerçevede yasanın hükümleri doğrultusunda inşaaî faaliyet vb. toprak hafriyatı yapılabilmesidir. Bu durum 2863 sayılı kanunun 7. ve 8. maddelerinde açık olarak belirtilmektedir. Söz konusu koruma alanlarında arkeolojik ve kentsel sit grupları oluşturularak, koruma ve kullanma koşulları doğrultusunda yapılaşma, maden ocağı, baraj vs. gibi inşaaî faaliyetlere açılmaktadır. Ancak unutmamak gerek ki Anadolu coğrafyasının her metrekare toprağı, potansiyel bir tarihi ve arkeolojik unsur barındırmaktadır.
Tarihi ve arkeolojik veri kaybının önlenmesi açısından, koruma alanları dışında kalan alanlarda yapılacak her türlü inşaaî ve fizikî faaliyetlerde görevli bir uzmanın refakat etmesi yerinde olacaktır. Bu önerimizin onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış, her karış toprağı tarihsel ve kültürel miras barındıran coğrafyamız için çok da afaki olmadığını düşünüyoruz. Bu bağlamda, 2863 sayılı kanunun 10. maddesinin ek fıkrasında belirtilen hususlar çerçevesinde, en küçük belde belediyesinde dahi arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinden mezun olmuş uzmanlara görev verilmesinin gerekliliği elzemdir ve önemlidir.
Artık dünyada ülkelerin gelişmişlik seviyeleri inşaaî faaliyetlerle değil, kültüre ve doğaya verdikleri önem ve yatırımlarla ölçülmektedir. Bu gerçekten hareketle, konunun ivedilikle yetkili makamlarca ele alınması hususunda gereğini kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Arkeologlar Derneği Yönetim Kurulu