Ahlat’tan Kula’ya Türkiye’nin gizli kalan hazineleri

Pek çok medeniyete evsahipliği yapan Türkiye gezmekle bitmiyor, hala gizli kalan pek çok yer var. Bilinmeyen yerleri keşfetmek için nerelere gitmeli? Sanat tarihçileri ve rehberler, Selçuklu ve Osmanlı’nın ilk dönemini öğrenmek için Amasya’yı, peri bacalarını Kapadokya dışında farklı bir yerde görmek için Manisa Kula’yı, doğa ve tarih tutkunlarına ise Kastamonu’yu öneriyor.

AYASOFYA’NIN ZENGİN AYRINTILARINA DİKKAT

– Türkiye’de gezilmesi gereken kentler arasında ilk sırada İstanbul bulunuyor. Her anlamda müthiş tarihi zenginlikler var. İkinci sırada ise Edirne geliyor. Osmanlı tarihini yaşamak istiyorsanız Edirne ve Bursa vazgeçilmez iki şehir. Ancak Mimar Sinan’ın eseri olan Selimiye Camii Edirne’yi ön plana çıkarıyor. Ayrıca İznik ve Konya da kültür mirası açısından mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında. Bu kentler imparatorluk, hanedan ve beylik başkentleri olduğu için çok önemli. Tarihi şaheserler buralarda bulunur.

– İstanbul’da Ayasofya her ne kadar herkes tarafından görülse de içinde zengin ayrıntılar barındırır. Güzel Kapı, Sunu Mozaiği, Deisis Mozaiği, Kazasker Hatları, Kütüphane bölümleri bunlardan birkaçı. Ayasofya’daki II. Selim Türbesi, Eyüp’teki Kariye Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi’nin Enderun Has Odası, Harem Hünkar Sofası, Bağdat Köşkü, Sofa Köşkü, Arz Odası, III.  Ahmet Kütüphanesi mutlaka ziyaret edilmeli.

– İstanbul’daki yalılar ve köşkler de çok önemli. Çengelköy’deki Sadullah Paşa Yalısı, Kuzguncuk’taki Ahmet Fethi PaşaYalısı ve Boğaz’ın yaşayan en eski ikinci yalısı Zarif Mustafa Paşa Yalısı görülmesi gereken yalılar arasında. Kuzguncuk’taki Cemil Molla Köşkü, Bağlarbaşı’ndaki Abdülmecit Köşkü ve Çengelköy’deki Vahdettin Köşkü de ziyaret edilmeli. Prof. Dr. Haluk Dursun (Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü)

YAZITLAR KRALİÇESİ AUGUSTUS TAPINAĞI

– Türkiye’de kıyıda köşede kalmış birçok müze ve örenyeri var, görülmesi gereken. Bunların başında Antalya Karain Mağarası, Mersin Alahan Manastırı, Ankara Roma Hamamı, Konya Beyşehir, Eşrefoğlu Camii, Muğla Hekatomnos Anıt Mezarı ve Kutsal Alanı, Gaziantep Zeugma Arkeolojik Siti, Kırşehir Ahi Evran Türbesi ve Hatay Vespasianus-Titus Tüneli geliyor.
– Örneğin, ziyaretçiler Roma İmparatoru Augustus tarafından M.Ö. 20-25 yıllarında inşa ettirilmiş Ankara Augustus Tapınağı’nı ziyaret ettiklerinde ‘yazıtlar kraliçesi’ olarak anılan eşsiz yazıtları görebilir.
– Ankara’daki Yassıhöyük Köyü’nde bulunan Gordion Müzesi’nde M.Ö. 1200-700 yıllarında bu bölgede yaşamış Friglerin en önemli krallarından Midas/Gordios’a ait tümülüs mezarı mutlaka keşfedilmeli.
– Kars’taki Ani Örenyeri ise önemli bir Ortaçağ şehri,  M.S. 10-11’inci yüzyıllarda Ermeni krallığı tarafından yaptırılmış birçok kiliseyi barındırıyor. Tüm bölgelerde ziyaretçi profiline bakınca daha çok yabancıların gezdiğine tanık oluyoruz. Maalesef ülkemizde müze gezme kültürü son yıllardaki olumlu gelişmelere rağmen henüz istenilen seviyede değil.
Dr. Soner Ateşoğulları (Arkeologlar Derneği Başkanı)

UNUTULMUŞ BİR MASAL SAYFASI

– Rize yaylaları, Pazar ilçesi zirveleri, Ege kıyıları, Denizli-Pamukkale, Ölüdeniz, Antalya-Kaş-Kemer-Kekova’nın masmavi koyları, Ilgaz ormanları, Karamürsel-Yalova çayırları, Bolu Yedigöller mutlaka gezilmeli.

– Arkeoloji ve tarih bölgelerinden Bergama, Truva antik şehirleri, Datça burnunda Knidos, Bodrum Sualtı Müzesi ve Kalesi, Efes, Selçuk, Sinop kıyıları ve kalesi, Fethiye’nin ünlükaya mezarları, Adıyaman zirvelerindeki Agamemnon heykelleri, Trabzon Sümela Manastırı ziyaret edilmesi gereken yerler arasında.

– İstanbul’da ise Haliç’e doğru inilince karşılaşılan Eğri Kapı, şehirde görülmesi gereken başlıca yerlerden. Roma devrinde ‘Porta Kaligaria’ diye tanımlanan kapının iç tarafındaki bir iş yerinde ordu askerleri için ayakkabı üretilirdi. Dışında ise sahabe kabiri var.

– Haliç sahilindeki Ayvansaray kapısına varılınca eskiden buradaki surların gerisinde Roma imparatorlarının sarayları vardı. Surların Eyüp’e açılan kapısının iç kısmında meşhur ‘Toklu dede’ haziresi bulunur. Bir tarafta da sahabelerden ‘Şeybetül Hudri’nin türbesi var. Roma kapısının içinde bir Müslüman mezarlığı! Burada sanki unutulmuş bir masal sayfası, aniden görüntülenip karşılıyor sanki ziyaretçileri. Haldun Hürel (Sanat tarihçisi, yazar)

12 BİN YILLIK AYAK İZLERİ MANİSA’DA

– Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Gaziantepte’ki Zeugma’yı görmediyseniz, kaybınız büyük! Müzede önce üç boyutlu sinevizyon gösterisini izleyin. Yerde hologramla canlandırılan moziklerin üzerinde yürümeyi mutlaka deneyin, içinizdeki çocuk mutlu olsun.

– Türkiye’de yapılan kazılarda tarihi değiştiren bulgular ele geçiyor. Bunlardan biri Göbeklitepe. Urfa’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan dünyanın ilk tapınağı 12 bin yaşında. İnsan görünce heyecanlanıyor.

– Bir de pek bilinmeyen tarihi yapılar var. Örneğin, şehzadeler şehri Amasya benim gözdelerimden. Salına salına akan Yeşilırmak, gönüllere kazınan bir manzara, şehre tepeden bakan tablo güzelliğinde kral kaya mezarları, Selçuklu ve Osmanlı’nın ilk dönemini hatırlatmak için bugüne kadar direnen muhteşem camiler, medreseler…

– Saklı kalan güzellikleri görmek istiyorsanız Edirne’yi de rotanıza almalısınız. Selimiye Camii, Üç Şerefeli Camii, II. Bayezid Külliyesi, Mevlevihane, Kervansaray, Bedesten, Sokollu Hamamı, Osmanlı’yı gerçek anlamda tanımanızı sağlayacak.

– Evliyalar kenti Kastamonu ise hem Selçuklu ve Osmanlı eserleri hem de doğa sporu tutkunları için ideal. Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi, Yakup Ağa Külliyesi, 40 Direkli Camii, Mahmud Bey Camii göreceğiniz eserlerden bazıları. Ilgaz Dağı Milli Parkı ve Kastamonu-Barın Küre Dağları Milli Parkı, Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Aydos Kanyonu ise doğaseverlerin seçenekleri arasında.

– Manisa’ya bağlı Kula ise volkanik bir arazi üzerine kurulmuş. Dolayısıyla harika bir coğrafik oluşuma da sahip. Kula’nın peribacalarını görmelisiniz. Halk buraya ‘Kuladokya’ adını vermiş.  Kula’daki bulgular arasında en ilgi çekeni 12 bin yıllık insan ve hayvan ayak izleri.

– İstanbul’da ‘Cerrahpaşa’ deyince herkesin aklına hastane geliyor. Oysa ki Cerrahpaşa bağrında gizli kalmış birçok şaheser barındırıyor. Haseki Sultan Camii, Bayrampaşa Külliyesi, Hekimoğlu Ali Paşa Külliyesi, Cerrahpaşa Camii, Bulgur Palas bu eserlerden birkaçı.

– Harbiye ise ortalarda bir semt ancak nedense güzelliklerini incelemeyiz. Buradaki Notre Dame de Sion’un ziyaretçileriyle paylaşmaktan gurur duyduğu iki sırrı var. İlki 1845 senesinde yapılan St. Esprit Kilisesi. İkincisi ise okulla aynı adı taşıyan şapel. Harika bir mimari ve kusursuz bir akustiğe sahip. Saffet Emre Tonguç (Tarihçi, yazar, rehber)

TAŞ USTALIĞININ ŞAHESERLERİ BİTLİS’TE

– Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken pek çok tarihi mekan var. Bunlardan ilki Bitlis’teki Ahlat Mezarlığı. Buradaki Türk İslam Mezarlığı’nda Selçuklu Dönemi’nden kalma tarihi mezartaşları var. Taş ustalığının şaheserlerini görebilirsiniz.

– Van Kalesi’ni de görmeden olmaz. Kale içinde Urartu Kralları’na ait mezar odaları ve taşa kazınmış kitabeler bulunuyor.

– Kırklareli Demirköy ise Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmeden önce topları döktürdüğü yerdir. Bugün bu toplara ait döküm yapılarının kalıntıları hala duruyor.

– Selçuklu ve Osmanlı’nın en önemli tuz kaynaklarından biri olan Çankırı’daki Tuz Mağaraları’ndan hala tuz çıkarılıyor. Tuz satışı da yapılıyor.

– Diyarbakır’daki Osmanlı eseri Kurşunlu Camii’nde pek çok devlet büyüğünün kabri bulunuyor. İlk Diyarbakır Beylerbeyi Bıyıklı Mehmet Paşa, Osmanlı’nın Yemen Beylerbeyi Özdemiroğlu Osman Paşa’da burada yatıyor. Hatta rivayete göre Hz.Yunus’un kabri de bu caminin bahçesinde.

– Tarihi mekan ve yapıların yanı sıra eğer Ankara-Eskişehir arasında seyrediyorsanız kesinlikle          Sivrihisar’a uğramalısınız. Orta Asya’dan Anadolu’ya getirilen iki Türk çoban köpeği ırkından biri olan Akbaş çoban köpeklerinin Türkiye’deki tek resmi çiftliği burada.

– İstanbul ise başlı başına bir kültür hazinesi. Haliç yolundaki eski bir Doğu Roma Kilisesi olan Gül  Camii bunlardan biri. Osmanlı askerleri İstanbul’u fetihlerinde bu kiliseye girdiklerinde içeride gördükleri gül demetleri üzerine bu ismi vermişler.

– Üsküdar Mahkemesi ise Fatih Sultan Mehmet  döneminden beri en önemli Osmanlı mahkeme salonuydu. Evliya Çelebi’nin anlattığı Fatih ile gayrimüslim mimarın yargılanma hadisesi burada gerçekleşmiş. Talha Uğurluel (Sanat tarihçisi ve rehber)

Aslı Gür, Star Gazetesi Pazar Eki, 01.06.2014

010620140046153987331_2

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir